Günümüzde hızla gelişen teknoloji ve sanayileşme nedeniyle birçok el sanatının unutulmaya yüz tuttuğu bir dönemde, 87 yaşındaki zanaatkar Mehmet Usta, bu kaybolan değerleri yaşatmak için kolları sıvamış durumda. Birçoğumuz için sıradan bir yaşa denk gelen bu sayı, onun için hayatının en verimli dönemine işaret ediyor. Her gün atölyesine gelen insanlar, onun yalnızca el emeği ile değil, aynı zamanda tutkusu ve sevgisi ile yarattığı eserleri izlemek için nefeslerini tutuyor. El emeği ile hayat bulan her parça, doğal olarak onun sadece bir iş değil, bir yaşam biçimi olduğunu kanıtlıyor.
Mehmet Usta, çocuk yaşlarından itibaren zanaatkarlık alanında kendini geliştirmeye başlamış. Dedesi ve babası da zanaatkar olan Mehmet Usta, aile geleneğini sürdürerek 5 yaşında ustasına çıraklık yapmaya başlamış. Bu zamandan beri elinde bir alet ya da malzeme ile hiç durmadan çalışmış. Zamanla yetenekleri ve teknikleri gelişmiş, kendi stilini bulmuş. Şimdi ise 87 yaşında, yılların bilgi birikimini genç zanaatçılara aktarmak için mentor olma misyonunu üstlenmiş durumda. Onun atölyesi, sadece bir işyeri değil; aynı zamanda öğrenim, deneyim ve paylaşım alanı olarak hizmet ediyor.
Mehmet Usta, sanatıyla birlikte kaybolmaya yüz tutmuş olan geleneksel zanaat tekniklerini yaşatmaya adamış birisi. Bu yaşına rağmen, her gün atölyesinde yeni projeler üzerinde çalışarak gençlere bu teknikleri öğretmeye devam ediyor. Özellikle, geleneksel ahşap oyma sanatı ve metal işçiliği üzerine uzmanlaşmış olan Usta, kendi becerileri ile oluşturduğu eserlerle göz dolduruyor. Onun elinden çıkan her eser bir hikaye anlatıyor. Sadece bir zanaatkar değil, aynı zamanda bir hikaye anlatıcısı olan Mehmet Usta, okuması ve yazması olmasa da, eserlerinin her birinde bir anlatım dili bulunduruyor.
Usta, "Zanaat sadece bir iş değil; bu, hayatın bir parçası. Eserlerim, bana ve bu sanatın köklerine ait bir mirası temsil ediyor," diyor. El emeği ile kreasyon yaptığı her bir parçayı, zanaatını yaşatmak için bir fırsat olarak gören Mehmet Usta, aynı zamanda çevresindeki gençlerin bu geleneği öğrenmelerine yardımcı olmanın mutluluğunu yaşıyor. Kendisine gelen her genç, ona saygı gösteriyor ve onun bilgi hazinesinden yararlanmak için atölyesinde yer almak istiyor.
Yaşına rağmen, hâlâ bırakacağı bir miras olduğuna inanan Usta, şimdiye kadar birçok genç sanatçının yetişmesine tanıklık etmiş. Onlara genel olarak zanaatın ruhunu, özünü ve inceliklerini öğretmeye çalışırken, aynı zamanda bu sanatın nasıl icra edildiğine dair pratik deneyimler paylaşıyor. Gençlerin geleneksel zanaat ile modern estetiği birleştirerek yeni şeyler üretmeleri için teşvik ediyor.
Mehmet Usta'nın hikayesi, yalnızca el emeği ürünleriyle değil, aynı zamanda azmi ve efsaneleşen bilgisiyle de ilham veriyor. İnsanlara, olaylara ve nesillere dokunan bu hikaye, zanaatın dinginliğini ve derinliğini yaşatmaya çalışan bir nesil için önemli bir yol gösterici olmaya devam ediyor. El sanatlarında yaşattığı bilgi ve beceriler, bu sanatın geleceğinin temellerini oluşturuyor; bu da onu daha da değerli kılıyor.
Mehmet Usta gibi ustaların hayatta kalmasının önemi, sadece eserlerinde değil, aynı zamanda kültürel mirasın korunmasında da büyük bir rol oynaması. Onun azmi ve adanmışlığı, geleceğe dair umut veriyor ve genç zanaatkarlara ilham kaynağı oluyor. Unutulmaya yüz tutmuş el sanatları, Mehmet Usta gibi tutkulu bireyler sayesinde yaşamaya devam edecek ve gelecek nesillere aktarılacak. Bu da, her bir boyutuyla el emeğinin ne kadar değerli olduğunu bir kez daha hatırlatıyor.
Sözleriyle, çalışmalarıyla ve gençlere kazandırdığı öğretileriyle Mehmet Usta, bu sanatın nasıl yaşatılacağına dair önemli bir yol gösterici haline gelmiş durumda. 87 yaşında, hayatının birikimini el emeğiyle başkalarına aktaran Mehmet Usta, aslında genç zanaatçılara sadece bir meslek değil, aynı zamanda bir aşk, tutku ve özveri ile dolu bir yol sunuyor.