Son günlerde Türkiye ve Amerika arasında yaşanan diplomatik kriz, Rümeysa Öztürk’ün tutuklu durumu ile yeni bir boyut kazandı. ABD’li bir profesör, genç akademisyen Rümeysa Öztürk’ün serbest kalması için açlık grevine başladığını duyurdu. Bu durum, Öztürk’ün insan hakları, ifade özgürlüğü ve akademik bağımsızlık konularındaki mücadelesini uluslararası arenada daha çok ön plana çıkardı. Birçok insan, akademik özgürlük ve insan haklarına olan titiz bakış açılarıyla, Rümeysa’nın yaşadığı durumu desteklemek için sosyal medyada dikkat çekici kampanyalar düzenlemeye başladı. Peki, bu eylemin arka planında ne yatıyor? Ve Rümeysa Öztürk kimdir?
Rümeysa Öztürk, Türkiye’de bir üniversitede akademik kariyerini sürdüren bir araştırmacı olarak bilinmektedir. Özellikle sosyal bilimler alanındaki çalışmalarıyla dikkat çeken Öztürk, akademik özgürlük konusunda cesur duruşuyla tanınmaktadır. Ancak geçtiğimiz aylarda, Türkiye'de yaşanan siyasi tartışmalar ve insan hakları ihlalleri nedeniyle tutuklanması, onu uluslararası medyanın gündemine taşımıştır. Ele aldığı konular ve yapmış olduğu açıklamalar, hükümetin çeşitli tepkilerine neden olmuş ve nihayetinde tutuklanmasına yol açmıştır. Öztürk, dönem dönem sosyal medyada yaptığı paylaşımlar ve akademik çalışmalarıyla, genç neslin bir sembolü haline gelmiştir. Hapis ve baskılarla mücadele eden akademisyenler arasında önemli bir figür olan Rümeysa, mücadelesiyle birçok insanın umudu olmuştur.
Açlık grevine başlayan ABD’li profesör, Rümeysa’nın özgürlüğü için uluslararası basında ve akademik çevrelerde ses getirecek bir eylem gerçekleştirdi. Bu eylem, sadece Rümeysa’nın geleceği için değil, genel olarak akademik özgürlük mücadelesine destek vermek amacı taşıyor. Profesör, “Rümeysa’nın sesi olabilmek için mücadele etmemiz gerektiğini düşünüyorum. İnsanlar düşüncelerini özgürce ifade edebilmelidir. Bunun için biz akademisyenlerin ses çıkarması gerekiyor” şeklinde bir açıklamada bulundu. Eylemden haberdar olan birçok akademisyen ve öğrenci, sosyal medya üzerinden destek mesajları paylaşarak, Rümeysa’ya yapılan haksızlık karşısında dayanışma gösteriyorlar. Ayrıca, değişik bölgelerdeki üniversitelerde düzenlenen etkinlikler ile Rümeysa’nın hikayesinin duyurulmasına katkı sağlanıyor. Açlık grevini desteklemek amacıyla, birçok insan bu eylemi sosyal medya platformlarında gündeme getiriyor ve Rümeysa’ya özgürlük çağrısında bulunuyorlar. Bu destekler, hem Rümeysa’nın sesi olmayı hem de onun yaşadığı durumun dünya genelinde daha fazla insan tarafından duyulmasını sağlıyor.
Rümeysa Öztürk’ün meydana gelen durumunun yankıları, sadece ifade özgürlüğü meselesi olarak kalmıyor, aynı zamanda birçok insanın endişelerinin artmasına da yol açıyor. Türkiye’de akademik çevrelerin baskıya maruz kaldığı bir ortamda, bu tür eylemlerin artması bekleniyor. Öztürk, kişisel hikayesinin ötesinde, Türkiye’deki genç akademisyenlerin yaşadığı sıkıntıları da gün yüzüne çıkartıyor. Bu durum, uluslararası kamuoyunun dikkatini çekerek, belki de daha büyük bir değişimin başlangıcına zemin hazırlayabilir. Uzun bir süre kapalı kalan akademik özgürlük mücadelesinin, tekrar canlanarak, daha güçlü bir şekilde ses bulması için bir fırsat sunuyor. Rümeysa’nın hikayesi, pek çok akademisyen ve aktivist için bir ilham kaynağı olmaktadır.
Sonuç olarak, Rümeysa Öztürk’ün serbest bırakılması için başlatılan bu kampanya, sadece bireysel bir mücadele değil, aynı zamanda tüm dünya genelindeki akademik özgürlüklerin savunulması adına atılan önemli bir adımdır. ABD’li profesörün başlattığı açlık grevi, destekçilerinin ve yüzlerce insanın katılımıyla büyüyen bir hareket haline geliyor. Bu durum, Rümeysa’nın özgürlüğünü sağlamak için atılan önemli bir adım olduğu gibi, aynı zamanda akademik hürriyetin evrensel bir sorun olduğunu da gözler önüne seriyor. Rümeysa’nın mücadelesi, sadece Türkiye’de değil, dünya genelinde düşünce ve ifade özgürlüğü mücadelesi veren bireyler için bir umudun sembolü haline gelebilir.