Türkiye'nin en yaşlı kadını olarak bilinen Kızıltepe doğumlu Hamide Ece, 131 yaşında hayatını kaybetti. 1889 yılında dünyaya gelen Ece, uzun hayatı boyunca pek çok tarihi olaya tanıklık etmiş ve yaşadığı dönemle ilgili önemli anekdotlar barındırıyordu. Onun hayatı, aynı zamanda Türk toplumunun tarihi ve sosyal gelişimi açısından da önemli ipuçları sunuyordu. Ailesi, sevenleri ve toplumu derinden etkileyen bu kayıpla birlikte, onun yaşamının ardında bıraktığı izler ve anılar, gelecek nesillere ilham vermeye devam edecek.
Hamide Ece, 131 yıllık yaşamı boyunca, Osmanlı İmparatorluğu'nun son dönemlerinden Türkiye Cumhuriyeti'nin kuruluşuna, birçok sosyal ve kültürel değişime tanıklık etti. 20. yüzyılın başında, iki dünya savaşını, çeşitli sosyal ve siyasi olayları, modernleşme süreçlerini ve teknolojik gelişmeleri yakından takip etti. Ece, bu süreçte yaşadığı zorluklarla birlikte, doğal afetler ve savaşların getirdiği olumsuzluklara karşı direnç gösterdi. Yaşadıkları, sadece bireysel bir yaşam öyküsü değil, aynı zamanda dönemi temsil eden, tarihimize ışık tutan bir belgesel niteliği taşımaktadır.
Ece’nin en önemli zenginliklerinden biri de geniş ailesi oldu. 10 çocuk annesi olan Ece, torunları ve torun çocukları ile birlikte büyük bir aile geleneği oluşturdu. Her bayramda bir araya gelen ailenin, ona olan sevgisi ve saygısı her zaman ön plandaydı. Özellikle büyükannelerinin anlatımlarıyla yaşadıkları her anı, birer miras olarak torunlarına aktarıldı. Aile ortamında geçirdiği sıcak anlar, komşu ilişkileriyle zenginleşti. Çok sayıda komşusu, Hamide Ece’nin yaşamı boyunca onunla güçlü bir bağ kurarak hayatına dahil oldu. Bütün bu ilişkiler, onun soy ağacında yüzyıllardır devam eden gelenek ve değerleri gelecek nesillere aktardı.
Hamide Ece’nin vefatı, sadece ailesi için değil, tüm Türkiye için büyük bir kayıp olarak kabul edildi. Yaşadığı uzun yaşam süresince çevresinde olumlu bir etki bıraktığına dair pek çok anekdot paylaşan merhumeyle ilgili anılar, sosyal medyada kısa sürede yayıldı. İnsanlar, onun hayatını yalnızca bir yaşlı kadın olarak görmeyip, toplumsal hafızanın bir parçası olarak değerlendirdiler. Sosyal platformlarda paylaşılan anılar, Türkiye’nin kültürel zenginliklerini de bir kez daha hatırlatmış oldu.
Son olarak, Türkiye’nin en yaşlı kadınının hayatını kaybetmesi, toplumun yaşlılık dönemine bakış açısını sorgulattı. Uzun yaşam süresi, sağlıklı yaşam alışkanlıklarıyla birleştiğinde, sadece bir bireyin değil, bir toplumun da geleceğini şekillendirdiğinin altını çizdi. 131 yıllık yaşamı boyunca bıraktığı mirasla, Hamide Ece’nin hayatı hala tartışılacak ve konuşulacak konular arasında yer alacak.
Hamide Ece’nin anısını yaşatmak ve onun gibi uzun yaşamayı hedefleyen bireyler için, sağlık, beslenme ve sosyal ilişkilerin önemi bir kez daha vurgulandı. Onun yaşamı, genç nesillere, sağlık ve yaşam kalitesinin nasıl artırılabileceği konusunda ilham vermeye devam edecek.
Her ne kadar fiziksel varlığı aramızda olmasa da, tenine işlemiş hatıraları ve sahip olduğu deneyimlerle, Hamide Ece, sadece bir kadın değil, tarihimizin canlı bir parçası olarak anılmaya devam edecek.